Basılı Tercüme İle Sözlü Tercüme Arasındaki İletişim

Basılı Tercüme İle Sözlü Tercüme Arasındaki İletişim

Diller ve Kültürler Arasındaki İletişim

Çeviri incelemeleri bize hem yazılı hem de sözlü tercüme alanında bilgisel açıdan çokça kaynak sunmaktadır. Çeviri incelemeleri basılı çevirilere odaklanmıştır ama tercümanlık tarihi de bazı araştırmacılar tarafından incelenmiştir ki, bunların arasına farklı atölye çalışmaları de girmiştir. Bunun sebebi her iki zıt kutubun birleştiği noktayı kavramaktır. Bu alanda yapılan çalışmalar Avrupa merkezlerini olduğu gibi çevre ülkeleri de incelemekte ve araştırmalarını Avrupa'nın ötesine taşımaktadırlar. Böylelikle ortaya örnek alınmış özgün bir çalışma çıkmıştır. Her ne kadar çeviri alanında Avrupa odaklı bu tip çalışmalar insanların dikkatini 'kopyalama' usülü olarak çekse de ortada kopyalamaktan ziyade örnek alınan bir saha çalışması çıkmaktadır.Geçmişten günümüze değin dil ve onun çevresinde oluşum halinde olan kültürel gelişim her daim çevirinin bir parçasıdır. Her ne kadar ilk dönemlerde çevirinin bu doğrultuda ilkel bir boyutundan bahsedecek olsak da günümüze bakıldığında bunun çok mühim olduğunu anlamaktayız. Biz bu tip çalışmaların ilk örneğini alanında görsek de sözlü tercüme alanında da çokça çalışmaların olduğunu gözlemlemek hiç de zor değildir.

Edebiyat Alanında Sözlü Tercüme

Edebiyat alanında yapılan sözlü tercüme sırasında bunu yapacak kişiler genellikle bir grup akademisyen çevresinden seçilir. Bu akademisyenler çevir alanında kendince belirli bir zümreye ait oldukları için faal olduğu tercüme alanları da bu doğrultuda gelişim göstermektedir. Akademik çeviri çalışmalarının yol açtığı dilsel ve daha genel anlamda kültürel sorunların giderek daha çok bilincine varmaktayız. Bu yüzden, özellikle yakın dönemde kültürel çeviri kavramını metinlerin çevirilebilirliğiyle ilgilenen, edebiyat alanında çalışan bir grup akademisyen kullanmaya başlamıştır. Pek tabii, bu kavramı görsel imgelere ve ünlük yaşama atıflar için de kullanmak mümkündür. Bu yüzden edebiyat alanında yapılan çevirileri sadece yazılı tercüme alanına atfetmemek gerekir.Sözlü alanda yapılan tercümenin dil ve kültür babında iletişimi keskin çizgilere sahip olduğu için bir dönem çeviri alanında ardıl ve simultane çeviri gibi kategorizasyona gidilmiyordu. Bu tip bir aksiyoma geçiş dilin de gelişmesiyle oluşmuştur.